2023 seçimlerinde CHP listelerinden Gelecek Partisi adına milletvekili seçilen Prof. Dr. Serap Yazıcı, siyaset sahnesindeki rotasını AK Parti ile sürdürmeye karar verdi. Yazıcı’nın, geçtiğimiz günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Anayasa Komisyonu Başkanlığı’na seçilmesi ise Ankara kulislerinde geniş yankı uyandırdı.
Özellikle yeni anayasa tartışmalarının yeniden gündeme geldiği bu dönemde, siyasi geçmişi çok partili bir seyir izleyen bir ismin Anayasa Komisyonu başkanlığına getirilmesi muhalefet cephesinden tepki topladı. CHP, İYİ Parti ve DEM Parti kanadından bazı isimler bu durumu “seçmene karşı siyasi bir manevra”, “temsilde tutarsızlık” ve “meşruiyet sorunu” olarak nitelendirdi.
Siyaset bilimi profesörü olan Serap Yazıcı, kamuoyunda hukukçu kimliğiyle biliniyor. Ancak kamuoyunun dikkatini çeken nokta, kısa süre içinde üç farklı siyasi durakta yer aldıktan sonra Türkiye’nin en kritik komisyonlarından birinin başına geçmesi oldu.
Anayasa Komisyonu’nun başkanlığına seçilen Yazıcı’nın, yakın geçmişte AK Parti’yi sert biçimde eleştirdiği akademik ve yazılı açıklamaları da sosyal medyada yeniden gündeme geldi. Özellikle “güçlendirilmiş parlamenter sistem” savunuculuğuyla öne çıkan Yazıcı’nın şimdi AK Parti’nin anayasa gündemini yürütecek olması, birçok çevrede “siyasi uyum değil, konum değişimi” eleştirileriyle karşılandı.
AK Parti cephesinden ise Yazıcı’nın göreve getirilmesi “hukuk alanındaki birikimi ve anayasa tecrübesi” ile savunuldu. Parti kaynakları, “Yeni anayasa süreci bilimsel temelde ilerlemeli. Serap Yazıcı bu işin uzmanı” diyerek kararın arkasında durduklarını belirtti.
Ancak muhalefet, bu atamayı “güven aşındırıcı” ve “kurumsal meşruiyet sorunu doğurabilecek bir hamle” olarak yorumladı. Özellikle seçmenin iradesiyle oluşturulan temsiliyet yapısının seçim sonrasında bu tür değişikliklerle “yok sayıldığı” görüşü dile getirildi.
Yeni anayasa çalışmaları öncesinde yaşanan bu gelişme, sadece TBMM kulislerinde değil, seçmen nezdinde de yankı uyandırmaya devam ediyor. Anayasa Komisyonu’nun yeni başkanı olarak ilk oturumlarını gerçekleştirmeye hazırlanan Yazıcı’nın hangi perspektifle süreci yürüteceği, siyasetteki yeni yol haritalarını da belirleyebilir.