Suriye’nin güneyinde yer alan Süveyda ilinde Dürzi silahlı gruplar ile Bedevi Arap aşiretleri arasında günlerdir süren çatışmalar, korkutucu boyutlara ulaştı. Gece boyunca devam eden silahlı saldırılar sonrası bazı bölgelerde kontrol el değiştirirken, bölgeden gelen şiddet görüntüleri uluslararası kamuoyunda infial yarattı.
Yerel kaynaklardan alınan bilgilere göre, Dürzi gruplara bağlı Hecri birlikleri, çatışmaların ardından kent merkezinden çekilse de, kısa süre sonra kuzey ve batı kırsalında karşı saldırıya geçerek 4 kilometrelik bir ilerleme kaydetti.
Şiddet görüntüleri endişe yarattı
Sosyal medyada paylaşılan ve bağımsız kaynaklarca doğrulanmaya çalışılan bazı görüntülerde, çatışmalar sırasında hayatını kaybeden kişilere yönelik insan onurunu zedeleyici uygulamaların yapıldığı iddia edildi. Uzmanlar, bu tür eylemlerin savaş suçu kapsamına girebileceğine dikkat çekerek tarafları uluslararası insani hukuka uymaya çağırdı.
Çatışmalar sivilleri hedef alıyor
Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), 13-18 Temmuz tarihleri arasında bölgede en az 321 kişinin hayatını kaybettiğini, 436’dan fazla kişinin ise yaralandığını açıkladı. Ölenlerin arasında kadın ve çocukların da bulunduğu bilgisi, çatışmaların sivil yerleşimlere sıçradığını ortaya koyuyor.
Ordu beklemede, İsrail’den dikkat çeken açıklama
Suriye ordusuna bağlı güvenlik güçlerinin Süveyda kentine giriş için hazırlık yaptığı ancak henüz operasyon başlatmadığı bildirildi. İsrail basını ise, Tel Aviv yönetiminin bölgedeki istikrarsızlık nedeniyle Suriye güvenlik güçlerinin Süveyda’ya sınırlı süreyle girmesine onay verdiğini yazdı. Geçtiğimiz günlerde İsrail ordusu, Şam ve Dera’ya yönelik hava saldırıları düzenlemişti.
Barış kırılgan, ateşkes başarısız
13 Temmuz’da başlayan çatışmalar, yerel güvenlik güçleri ve silahlı gruplar arasında sağlanan ateşkese rağmen büyüdü. Ateşkesin bozulması ve taraflar arasında karşılıklı saldırıların sürmesi, bölgede barış umutlarını zayıflatıyor.
Uzmanlar, Süveyda’daki gelişmelerin sadece yerel bir çatışma olmadığını, aynı zamanda bölgedeki mezhepsel ve etnik fay hatlarını derinleştirme riski taşıdığını belirtiyor. Uluslararası toplumun yaşanan insani krize daha fazla seyirci kalmaması ve sivillerin korunmasına yönelik acil adımlar atılması çağrısı yapılıyor.